Haber

Rus uzman: Katılım müzakereleri AB’nin Türkiye üzerindeki nüfuzunun bir aracıdır

Avrupa Birliği’nin (AB) iki gün süren Brüksel’deki zirvesinin sonuç bildirgesinde, AB ile Türkiye arasındaki işbirliğini geliştirebilecek olan Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması ve ilerlemesine büyük önem verdiği kaydedildi.

Brüksel’in Kıbrıs meselesindeki tutumunu Sputnik’e değerlendiren St. Petersburg Devlet Üniversitesi Avrupa Araştırmaları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tatyana Romanova, AB’nin Güney Kıbrıs ve Yunanistan yetkililerinin izlemeye çalıştığı tutumu kararlılıkla sürdürdüğünü belirterek, şunları ifade etti:

“Özellikle Avrupa Birliği üyesi olan bu iki devlete göre Kıbrıs Cumhuriyeti bölünmezdir ve bu oldukça uzlaşmaz bir tutumdur. Kuzey Kıbrıs yetkilileri, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Kıbrıs’ta yaşayan tüm toplulukları tek bir devlet olarak temsil ederek Avrupa Birliği’ne katıldığına dikkat çekiyor. Türkiye de Kuzey Kıbrıs’ın bağımsızlığını savunuyor ve bu tavrını da oldukça kararlı bir şekilde sürdürüyor.”

Romanova, Türkiye ile AB arasındaki müzakere sürecinin pek çok noktada tıkanmasının Güney Kıbrıs’ın uzlaşmaz tutumundan kaynaklandığını belirterek, “Aslında Türkiye’nin AB’ye katılımıyla ilgili tüm müzakere süreci, Türkiye’nin şu anda izlediği politikadan vazgeçmesi ve Güney Kıbrıs’ın tüm ada üzerindeki gücünü tanıması talebine dayanıyor” dedi.

AB’nin Türkiye ile diyaloğa hazır olmadığını belirten uzman, “AB’nin adanın birleşmesi şartlarında uzlaşabileceğini varsaymak uzak bir ihtimal. Rum toplumuna hangi haklar verilecek, Türk toplumuna hangi haklar verilecek? Ancak burada bir yandan Yunanistan ve Güney Kıbrıs, diğer yandan Türkiye pozisyonlarını uyumlaştıramıyor, müzakere süreci ilerlemiyor. AB’nin mevcut üyeleri olan Yunanistan ve Kıbrıs’ın yanında olduğu açık” değerlendirmesinde bulundu.

Brüksel’de hiç kimsenin Türkiye’nin yakın zamanda AB’ye gireceğine inanmadığına vurgu yapan Romanova, “Kimse Ankara’nın yarın, sonraki gün veya yakın gelecekte AB üyesi olmasını beklemiyor. AB’nin şu anda Türkiye’yi kendi saflarına dahil etme konusunu ciddi olarak düşünmediği anlaşılmalı” diye konuştu.

Türkiye’nin AB’ye katılımıyla ilgili söylemin bazı nedenlerden dolayı devam edeceğini belirten Rus siyaset bilimci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir yandan AB homojen bir yapı değil, tabii ki hakim bir çizgi var ama yine de içinde başka pozisyonlar da var. Diğer yandan AB’nin gerçekleştirdiği her türlü etkileşim ve iş birliği, AB’nin dünyadaki nüfuzunun artırılmasına yönelik bir araçtır. Bir ülke AB’ye katılmayı kabul ederse, bu konuda müzakerelere başlarsa ve katılım koşullarını yerine getirmeye başlarsa, bu durum Brüksel’e söz konusu devletin hem iç hem de dış politikası üzerinde büyük bir etki gücü sağlıyor. Bu durum Türkiye için de geçerli. Dolayısıyla Türkiye’nin şu anda bu koşulları kabul etmeye hazır olduğunu düşünmüyorum.”

selcukluajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu